SAHİ SİZİN ELAZIĞ'LA DERDİNİZ NE?

Bir Elazığ deyimi vardır “Dertli sölegen olur” diye… Şehir olarak derdimiz var, ülke olarak derdimiz var derken toplumun psikolojisi adeta çökmüş durumda.

 

Yıllardır dillendirilen ve büyük bir korkuyla beklenen o felaket maalesef gelip kapımızı çaldı. Binalar yıkıldı, enkaz altında canlarımız kaldı, hastaneler yaralanan vatandaşlarımızla dolup taştı.

 

Şehrin sekteye uğrayan ekonomisinin yanısıra yaşadığı travma nedeniyle psikolojisi bozulan bir memleket dolusu insan da cabası.

 

Evet tüm bunlar hepimizin bildiği, yaşadığı kabusun bir parçası ancak bizi yaralayan konu çok daha farklı.

 

Allah'tan gelen baş göz üstünedir düşüncesiyle tüm şehir olarak bir an önce yaralarımızı sarıp, daha güçlü bir şekilde ayağa kalkmak için 'hele çay koyun, yeniden başlıyoruz' dedik.

 

Bu mücadelemizde güzel ülkemin dört bir yanından yalnız bırakılmadık, 7'den 70'e her kesimin yardım elini uzattığına şahitlik ettik.

 

Peki, defans uygulayanlar olmadı mı? Elbette oldu. Bu felaketi ranta çevirmeye çalışanların yanında halden anlamayan kurumlar, firmalar da tarihe adını bir kara leke olarak yazdırdı. Kimlerden bahsettiğim konusunda bir fikriniz oluştuğuna eminim ama yardımcı olmak adına bu afet sürecinde 'kabarık gelen faturalar' desem daha aydınlatıcı olur mu?

 

Hadi yaramızı deşmişken biraz daha derine inelim. Elazığımızın bir markası olan temsilcimiz Elazığspor tarihinin en zor sürecini yaşarken umarsız bir tavırla elektriklerini kesen ve dönüp arkasına bile bakmayan kurumdan bahsediyorum. Bu kurum şimdilerde yeni bir skandala daha imza attı.

 

Hatırlayacaksınız Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez yaptığı açıklamada, deprem bölgesinde yıkılan ve hasar gören binalardaki abonelerin Ocak ayı elektrik ve doğalgaz faturalarının 90 gün ertelendiğini söylemişti. Bu ifadeler bizleri çokta tatmin etmemiş, içimizi ferahlatmamıştı bu ayrı bir konu ancak ilgili kurum da bu açıklamanın üzerine bir şey katmayarak, suya sabuna dokunmadan sözde iyiliğini yapıverdi!!!

 

Bilirsiniz hani yaraya tuz basılınca acısının nasıl depreştiğini. İşte bizim de yaramıza tuz basan böyle bir kurum var. Milletin derdiyle dertlenmek bir yana dert yumağı haline getiren bir kurum(!) Vicdanları sızlatırcasına telefon operatörlerine gönderilen şu acımasız mesaj! 'Evleri hasar gören vatandaşlarımızın....' diye başlayıp, sonunda ise '...kurumumuza başvurmaları gerekmektedir' ifadeleriyle  bir mesaj!

 

Yaşanan felakette bile insanları ayrıştıran, hasar yaşayanlar ve yaşamayanlar diye gruplara ayıran bu kuruma birileri hatırlatsa iyi olur. 24 Ocak'ta meydana gelen bu depremi şehir topyekün yaşadı, canımız yandı, belki bizim evimiz başımıza yıkılmadı ama! toprağın altında arkadaşımızı, komşumuzu, sevdiklerimizi bıraktık.

 

Durağanlaşan ekonomi nedeniyle işini kaybeden, gece en küçük bir seste 'deprem oluyor' korkusuyla yatağından panikle kalkan insanların bulunduğu Elazığ yaşadı bu kabusu. Siz yıkım kararı çıkan binanın borcunu erteleseniz ne olur, ertelemeseniz ne olur.

 

Ya bu şehrin insanını tanımadınız, ya da milletin aklıyla alay etmektesiniz. Sizin ulufenize artık ihtiyacımız yok! Bizi rahat bırakın kardeşim. İnsanların zor gününü dahi fırsata dönüştürmek ancak size yakışır!!!

 

Sahi çok merak ediyorum, sizin Elazığ'la derdiniz ne?

Bakmadan Geçme