• Haberler
  • Gündem
  • Milletvekili Erol 'Benim Sevdam Türkiye, Benim Sevdam Elazığ'

Milletvekili Erol 'Benim Sevdam Türkiye, Benim Sevdam Elazığ'

Cumhuriyet Halk Partisi Elazığ Milletvekili Gürsel Erol ile Detay Dergisi okuyucuları için bir söyleşi gerçekleştirdik. 41 yıl sonra CHP'nin Elazığ'da bir milletvekili çıkarmasının büyük bir devrim olduğunu ifade eden Erol, vatandaşın hizmete susadığını, AK Partili vekillerin halkın isteklerini karşılama noktasında büyük eksikliklerinin olduğunu dile getirdi. Erol, iktidar partisinin yıllarca Elazığ'a, 'nasıl olsa bize oy veriyorlar' diye baktığı için hiç bir sorunun da çözülmediğini belirtirken, Elazığ'ın problemlerinin muhalefetsizlikten, dile getirilmemekten kaynaklandığını ifade etti.

ELAZIĞ’IN SORUNLARI TUNCELİ’DEN DAHA ÇOK

Tunceli Milletvekilliği yaptığı dönemde Türkiye’nin en fazla sorunu olan kentinin Tunceli olduğunu düşündüğünü kaydeden CHP Milletvekili Erol, Elazığ’ın çok daha sorunlu bir kent olduğunu, şehrin  tarım, turizm gibi alanlarda bölgesinde gerilerde olduğunu söyledi.

Cumhuriyet Halk Partisi Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, siyasetçinin en büyük sermayesinin güven olduğunu,  halkın, oylarıyla belli bir süre için seçtiği ve vergilerinin karşılığında kendisine hizmet etmesini beklediği siyasetçiye güvenmek istediğini belirtti. Elazığlılarla güven ve samimiyete dayalı ilişki oluşturduklarını vurgulayan Erol, bu şehre yapacak çok hizmetlerinin olacağını söyledi.

 

24 OCAK DEPREMİ SONRASI VATANDAŞ MAĞDUR EDİLDİ

24 Ocak depremi sonrasında yaşanan mağduriyetin depremden daha yıkıcı ve hasar verici iz bıraktığını belirten Erol, kamu bütçesinden deprem sonrası Elazığ'a konutların yapılmasıyla ilgili inanılmaz kaynaklar geldiğini,  21 bin konutun yapılmasıyla ilgili sürecin başlatıldığını, bunların birçoğunun tamamlandığını ama bu işin yalnızca bir müteahhitlik sektörü olarak görüldüğünü sözlerine ekledi.

CHP Elazığ Milletvekili Erol, vatandaşların beklentilerinin tam anlamıyla çözülmediğini, yapılacak konutlarla ilgili taleplerin toplanmadığını, konutların 3+1, 2+1 olarak yapıldığını,  2+1 yapılan dairelerin 58-60 metrekare, 3+1 yapılan binaların 90 metrekare civarında olduğunu kaydetti. Mülkiyet sahiplerinin bu işten mutlu olmadığını, yanlış işler yapıldığını belirten Erol, insanların depremden daha çok deprem sonrası mağduriyetlerinin oluştuğunu söyledi.

Şimdi CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi ile sizleri baş başa bırakıyoruz.

 

TÜRKİYE’NİN KUTUPLAŞMAYA DEĞİL; HUZURA, REFAHA İHTİYACI VAR

41 yıl aradan sonra Cumhuriyet Halk Partisi, Elazığ’dan bir milletvekili çıkararak bizleri Ankara’da temsil etmekte. Elazığlılar sizleri o kadar çok seviyor ki her hane halkının gönlünde, yüreğinde ayrı bir yeriniz var. Öncelikle 2018 yılı seçim kampanyanızda da ayrıştırıcı bir üslup değil toparlayıcı bir üslupla siyaset yapacağınızı belirtmiştiniz. Aradan geçen 3 yıllık zaman diliminde bu tezinizi hayata geçirerek toplumun genelini kucaklayan bir mantıkla hareket ettiniz. 3 yıllık çalışma döneminizi şöyle ele alırsanız neler söylersiniz?

 

Evet, maalesef Türkiye uzun zamandan beri devam eden ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, ötekileştirici kavga dilinden oldukça yoruldu. Siyasi parti fark etmeksizin toplum bu dili artık kabul etmiyor. Çünkü Türkiye’nin kavgaya, ayrışmaya, kutuplaşmaya değil; huzura, refaha, gelecek güvencesine ihtiyacı var. Nüfusunun yarısı iş gücü çağındaki genç nüfuslu bir ülkenin kaybedecek bir saniyesi dahi olamaz. Bu insan kaynağını nitelikli bir eğitimle buluşturup, istihdama, üretime yöneltmediğimiz sürece sosyo-ekonomik olarak da kalkınamayız. Bu bağlamda, bizim yaptığımız şey yalnızca mevcut durumun eleştirisi değil, aynı zamanda kentin sorunlarının çözümüne yönelik ne yapılması gerektiğini anlatıyoruz. Bu konuda Elazığ’dan Türkiye’ye örnek oluşturmak istiyoruz. İktidar partisi yıllarca Elazığ’a,  “nasıl olsa bize oy veriyorlar,” diye baktığı için hiç bir sorun da çözülmemiş. Elazığımız’ın en ufak bir sorunu bile muhalefetsizlikten, dile getirilmemekten kaynaklı kronik hale gelmiş. Ben Tunceli milletvekilliğimde Türkiye’nin en fazla sorunu olan kentinin Tunceli olduğunu düşünürdüm. Elazığ’da gördüm ki maalesef Elazığ çok daha sorunlu bir kent. Elazığ’a bir tarım kenti, turizm kenti, üniversite kenti, lojistik ulaşım kenti olma kimliklerinden hiçbiri ne yazık ki kazandırılamamış. Bu kadim kenti ayağa kaldıracak bir vizyon ortaya koyulamamış yıllar boyunca.

 

SİYASET BİR İDDİA İŞİDİR

 Elazığ’ı hem mecliste hem de ülkenin dört bir yanında layıkıyla temsil etmektesiniz. Mecliste yaptığınız konuşmalar insanların yüreğine adeta su serpiyor. İlk olarak 6 ay önce yaptığınız bir açıklamada ‘önümüzdeki seçimlerde ikinci sıra milletvekili adayı olacağım’ demiştiniz. Ve geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu da Elazığlı gazetecilerin bulunduğu bir ortamda sizlerin çalışmalarınızı takdirle karşıladığını ifade etmişti. Önümüzdeki süreçte listeden ikinci sıra adaylığınızla ilgili neler söylersiniz?

Her şeyden önce siyaset bir iddia işidir. Topluma fikirlerinizi anlatır, halkın sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalarınızı yapar ve siyaseten de iddianızı ortaya koyarsanız. İkinci sıradan aday olmaktaki amacımızın düşünsel boyutu budur. Üç yıl içinde yaptığımız çalışmalara, hemşerilerimizle kurduğumuz samimi ilişkiye güveniyorum, bunun karşılığını sahada da görüyorum. Muhalefet partisi milletvekili olarak hemşerilerimizin sorunları ile ilgileniyoruz, elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ben Elazığlılara güveniyorum. Siyasetçi ve halk arasındaki güven ilişkisinin ne yazık ki erozyona uğradığı bir dönemdeyiz. Siyasetçinin en büyük sermayesi güvendir. Halk, oylarıyla belli bir süre için seçtiği ve vergilerinin karşılığında kendisine hizmet etmesini beklediği siyasetçiye güvenmek ister. Ne mutlu ki biz hemşerilerimizle güvene ve samimiyete dayalı ilişkiyi oluşturduk.

 

VATANDAŞLARIN BEKLENTİSİ ÇÖZÜLMEDİ

Elazığ 4 bin yıllık kadim geçmişiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapan Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin inci vilayetlerinden biridir. Elazığ huzur şehri olmasının yanı sıra insanı civanmerttir. Bu şehir yakın zamanda birçok badire atlattı. 24 Ocak 2020 yılında yaşadığımız büyük depremin yaraları sarılırken hala büyük eksiklikler söz konusu. Tabi depremin ardından gelen pandemi süreci de esnafı oldukça zor durumda bıraktı. 24 Ocak depreminden sonra sizler gerek meclis kürsüsünden gerekse ulusal kanallarda katıldığınız programlarda sorunları bir bir anlattınız. Hem deprem sürecini hem de pandemi sürecinde gördüğünüz eksikliklerden bahseder misiniz?

24 Ocak depremi sonrasında yaşanan mağduriyet depremden daha yıkıcı ve hasar verici iz bıraktı maalesef. Kamu bütçesinden deprem sonrası Elazığ'a konutların yapılmasıyla ilgili inanılmaz kaynaklar geldi. 21 bin konutun yapılmasıyla ilgili süreç başlatıldı, bunların birçoğu tamamlandı ama bu iş yalnızca bir müteahhitlik sektörü olarak görüldü, yani vatandaşların beklentileri tam anlamıyla çözülmedi, yapılacak konutlarla ilgili talepler toplanmadı. Konutlar 3+1, 2+1 olarak yapıldı; 2+1 yapılan daireler 58-60 metrekare, 3+1 yapılan binalar 90 metrekare civarında ve  ne hak sahipleri ne mağdurlar ne de mülkiyet sahipleri bu işten mutlu olmadı çünkü yanlış işler yapıldı.

Elazığ'da kura çekiminden tutun da hak sahipliğine, kentin yeniden planlanmasına, şehrin yeniden imar planının hazırlanmasına kadar hatalar zinciriyle birçok sorun yaşandı, hala da yaşanıyor. Köylerdeki evler yıkıldı, hala yıkılan evlerin yerine evler yapılmadı.

Biz 30 Cumhuriyet Halk Partili Milletvekili arkadaşımızdan oluşan heyeti Genel Başkan Yardımcımız Ali Öztunç Bey'in başkanlığında Elazığ'a getirdik. Deprem süreci ve yaşanan aksaklıkların gündeme getirilmesiyle ilgili, hükümetin dikkatinin çekilmesiyle ilgili tespitlerde bulunduk, yerinde incelemeler yaptık ve bu ziyareti bir rapor haline getirip Sayın Genel Başkanımıza sunduk. Bu raporu TBMM’de yaptığımız bir basın toplantısı ile kamuoyuna açıkladık ve bu raporu parti politikamız haline getirdik.

 

MİLLETVEKİLLİĞİ MAKAMI, MİLLETE HİZMET ETME YERİDİR

Aslında alışılagelmiş bir vekil portresinden uzak bir tablo çizdiniz. Sizler Milletvekilliği makamını bir gelir kapısı olarak görmediğinizi defaten belirttiniz. Ve maaşınızın bir bölümünü Elazığspor’a, diğer bir kısmını da öğrencilere dağıttınız. Elazığlılar önümüzdeki seçimlerde sizleri yeniden aday olarak görmek istiyor. Hatta geçtiğimiz günlerde yapılan bir ankette birçok kişinin sizlerden yana tavır sergilediklerini de biliyoruz. İnsanların Gürsel Erol’u neden bu kadar sevdiğini anlatır mısınız?

Milletvekilliği bir gelir aracı değildir. Bu makamlar millete hizmet etme yerleridir. İhtiyaç sahibi gençlerimize öğrenim süreleri boyunca katkı sağlamak bizi çok mutlu ediyor. Ülkemizin aydınlık bir geleceğe kavuşabilmesi yetişmiş insan gücüyle olacak. Gençlerimizin ekonomik imkansızlıklar yüzünden geleceği karşılayamamasından daha üzücü ve kaygı verici ne olabilir. Bu anlayışla, bugünümüz ve yarınımız olan evlatlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz.

ELAZIĞ KENDİ KADERİNE TERK EDİLMİŞ

Bu şehrin kronikleşmiş sorunlarının olduğunu biliyoruz. En büyük sorunun da işsizlik olduğunu, ekonomide sıkıntılı bir süreç yaşadığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz. CHP iktidarında ekonomik sorunlarının üstesinden nasıl gelineceğini anlatır mısınız?

Az önce de belirttim, Elazığ halkı on dokuz yıldır sürekli AKP’ye bölgede en fazla destek veren il olduğu halde ne yazık ki hükümetin uygulamalarından, yatırımlarından, siyasi tercihlerinden yeterli ölçüde karşılık görmüş bir il değil. Elazığ'da bir üniversitemiz var, burası Türkiye'nin en köklü üniversitelerinden biri ama Elazığ bir üniversite kenti değil. Elazığ'da verimli ovalarımız var ama Elazığ bir tarım kenti de değil. Elazığ'da organize sanayi bölgelerimiz var ama Elazığ sanayi kenti de değil. Elazığ'da turizm potansiyeli olan yerlerimiz, tarihî mirasa sahip Harput, Sivrice Hazarbaba Dağı, Hazar Gölü gibi,  Palu gibi tarihe mal olmuş yerlerimiz var ama Elazığ bir turizm kenti de değil. Elazığ kendi kaderine terk edilmiş maalesef.

AKP iktidarları döneminde hep şöyle bakılmış Elazığ’a: ‘’Gitsek de gitmesek de, ilgilensek de ilgilenmesek de zaten bize oy verecekler.’’ Ama artık tablo öyle değil.

Bakın, Türkiye pandemi sürecinden önce zaten bir ekonomik krizle karşı karşıdaydı. Devlet, yurttaşlar için vardır. CHP, her yurttaşın huzurlu, geleceğe güvenle baktığı ve refah içinde yaşadığı bir Türkiye hedeflemektedir. Bugün Türkiye’nin karşı karşıya olduğu ekonomik, siyasi ve toplumsal tüm sorunların temelinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yatmaktadır.

Bakın bu sisteme fiili olarak geçtiğimiz Temmuz 2018’den bu güne 5 milyon olan işsiz sayımız 10 milyona yükselmiş durumda.

20 MİLYON KİŞİ YOKSULLUK SINIRINDA YAŞAMAKTA

Milletvekili Erol, 20 milyon insanın yoksulluk sınırında yaşadığını, işsizliğin yüzde 30’lara dayandığını, kişi başına gelirin 10 bin doların altına düştüğünü ve bu rakamın 2007 yılının bile altında olduğunu söyledi.

Erol sözlerine şu şekilde devam etti: “Gençlerimiz ülkeden gitmek için fırsat arıyor. Bu çok acı bir tablo. Türkiye’nin biran evvel istihdam yaratacak, yatırım ve üretim ortamına geri dönmesi gerekmektedir.

Kronikleşen işsizlik, yoksulluk ve enflasyon giderek kalıcı hale gelmektedir. Çözüm belli; yeni kurallar, yeni kurumlar, yeni kadrolar. Türkiye bir an önce seçime gidip iktidar değişikliğini yaşamalı ve kuralsızlığa dayalı bu sistemden kurtulmalıdır.”

 

MECLİS KÜRSÜSÜNDEN ELAZIĞ’IN SORUNLARINI DİLE GETİRİYORUM

 Geçmiş yıllarda Elazığ’da siyaset yapan ve o döneme damgasını vuran siyasi kişilikler olmuştur. Merhum Ali Rıza Septioğlu buna en güzel örnektir. Şahsına münhasır tavırlarıyla birçok insanın gönlünde taht kuran Septioğlu bakanlık yaptığı dönemlerde Elazığ adına önemli kazanımlar sağlamıştır. Sizler ana muhalefet partisi milletvekilisiniz ve sesinizin mecliste oldukça gür çıktığını biliyoruz. Elazığ’ın sizin her şeyiniz, yaşam kaynağınız olduğunu biliyoruz. Bu şehre dair önümüzdeki günlerde yapacağınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Elazığ çok özel bir kent. Burada hemşerilerimizle aramızda özel bir bağ oluştu. Toplumun hiçbir kesimini ayırmadan herkesin sorununun yanında olmaya çalışıyoruz. Meclis’te iktidar partisini ve iktidar partisinin Elazığ milletvekillerini harekete geçirmek için sürekli kentin sorunlarını gündeme getiriyoruz. Kamuoyunda Elazığ ile ilgili farkındalık yaratmak için sıklıkla ulusal medyada yer alıyoruz.

Önümüzdeki günlerde de kentin özellikle deprem ve pandemiden kaynaklanan sorunlarını dile getirmeye, bunlara dair çözüm önerileri getirmeye devam edeceğiz. 30 Ağustos’ta Milli Mücadele’nin ruhuna yakışır bir etkinlik yapmayı planlıyoruz Elazığ’da. Görkemli bir konser, fener alayı ve yürüyüş gibi etkinliklerin olacağı kapsamlı bir program.

Harput için devam eden UNESCO sürecini yakından takip ediyoruz, sürecin tamamlanması için çalışmalar yapıyoruz. Yine Harput Senfonisi Elazığımız için ciddi bir kültürel değer, bu değerin tanıtımının yapılması ve Elazığımız’ın ezgilerinin tüm Türkiye’de dinlenebilmesi için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Harbiye Açık Hava Sahnesi’nde bir program icra etmesi için görüşmelerimiz devam etmekte.

ELAZIĞ’A 2 OKUL KAZANDIRACAĞIZ

Depremden zarar gören okullarımızın yerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’in tam donanımlı birer okul yapılması için belediye meclislerinden aldıkları kararlar var. Ancak Bakanlık henüz yer tahsisi için cevap vermediğinden bekliyoruz. Bir an önce yer tahsisleri yapılırsa belediyelerimiz süratle bu okulların inşaat çalışmalarına başlayacak.

HARPUT’A AYRI BİR ÖNEM VERİYORUZ

 Şehrin en büyük sorunlarının başında tanıtım eksiğinin olduğunu biliyoruz. Geçmiş yıllarda yapılan ‘Elazığ Günleri’ kısmi de olsa tanıtıma bir destek sağladı ancak dijitalleşmenin zirvesinde olduğumuz bu dönemde şehrin tanıtımlarının daha farklı şekillerde yapılması gerekmez mi? Elazığ turizm açısından oldukça büyük bir potansiyele sahip bir il. Sizler geçtiğimiz günlerde ulusal bir kanalı Elazığ’a davet ederek oldukça güzel bir tanıtım programına vesile oldunuz. Bu ve buna benzer tanıtımlar devam edecek mi?

Elazığ tarih ve kültür turizmi açısından olağanüstü bir zenginliğe sahip kent. Örneğin Harput, 4 bin yıllık bir tarihe sahip. Biliyorsunuz 2018’de UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girdi. Şimdi asıl işimiz geçici listeden kalıcı listeye girebilmek olmalıdır. Bununla ilgili UNESCO’nun bilimsel ve teknik koşulları bir an önce yerine getirilmelidir. Çünkü bu süreç sonunda hem Harput gibi bir ortak mirası koruma altına almış olacağız hem de Elazığ için büyük bir turizm hareketliliği başlayacak.

 

OVALARDA SU PROBLEMİ HALA DEVAM EDİYOR

Elazığ’ın bugünden itibaren kaybedecek bir vaktinin olmadığını biliyoruz. Bu şehrin yaşanabilir iller arasındaki sıralamasının daha yükseğe çıkmasını temenni ediyoruz. Şehirde yaşayan insanların mutluluk ve refahı adına ne tür çalışmalar yapılabilir?

Kentin bence tarım, turizm, sanayi ve eğitimde büyük bir potansiyeli var. Karar alma süreçlerinde katılımcı ve çoğulcu bir mekanizma kurabilirsek bu dört alanda sıçrama yapabiliriz. Çok verimli tarım alanlarına sahibiz ancak bu verimli ovaların halen sulama problemleri devam ediyor, öncelikle bunu çözmeliyiz. Harput gibi, Hazar Gölü gibi, Sivrice gibi çok ciddi tarih ve kültür turizmi için alanlarımız var ancak az önce bahsettiğim gibi daha Harput’un UNESCO süreci tamamlanmadı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun en önemli geçiş güzergâhında bulunuyoruz. Organize sanayi bölgemiz var ancak sanayimizde bir Gaziantep, Kayseri, Malatya seviyesinde değil. Fırat Üniversitesi geçmişi olan, pek çok fakültesi ve enstitüsü olan bir üniversite ama maalesef bir Eskişehir gibi üniversite kenti de değiliz. Dolayısıyla bu 4 sac ayağını bütünsel düşünerek kentin tüm paydaşları ile masaya yatırmamız gerekiyor. Mülki idare, yerel yönetim, milletvekilleri, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları gibi çok kapsamlı bir mekanizma ile bu saydığım alanlarda kentin master planlarını oluşturmamız lazım. Elimizde böylesine büyük değerler varken daha da vakit kaybedilirse kentteki işsizlik ve yoksulluk her geçen gün çok ciddi boyutlarda artmaya devam edecek. Elazığ’ın artık kaybedecek bir dakikası bile yok, buradan herkese sesleniyorum bir an önce harekete geçilmeli.

Son olarak Kurban Bayramı öncesi hemşerilerimiz için neler söylersiniz?

Bayramlar bizim sevdiklerimizle bir araya geldiğimiz, yüz yıllardır dostluk, kardeşlik ve barış içinde bir arada yaşamamıza vesile olan en önemli günler. Bizi biz yapan milli kültürümüzün harcıdır. Bu vesile ile sizlerin aracılığı ile hemşerilerimizin mübarek Kurban Bayramı’nı kutluyorum. Ülkemize, barış ve huzur içinde geçireceği nice bayramlar diliyorum.

 

 

Bakmadan Geçme