DEM Parti kapatılacak mı?
Adalet Bakanı Tunç, 23 Nisan nedeniyle düzenlenen resepsiyonda MHP Lideri Bahçeli'nin 'DEM Parti'ye kapatma davası açılması' çağrısına ilişkin soruya 'Eğer hukukta bir suç işlenmişse, bir Anayasa, kanun ihlali varsa orada yetkili makamlar devreye girer, gereğini yapar.' dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM'nin açılışının 104. yılı ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle TBMM Tören Salonu'nda düzenlenen resepsiyonda gazetecilerin sorularına yanıt verdi.
Tunç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "DEM Parti'ye kapatma davası açılması" çağrısına ilişkin soruya "DEM Parti teröre desteğe devam ederse kapatılabilir. Eğer hukukta bir suç işlenmişse, bir Anayasa, kanun ihlali varsa orada yetkili makamlar devreye girer, gereğini yapar." dedi.
DEM Parti'nin, terör örgütüyle arasına mesafe koyamadığını, hatta terör örgütünün eylemlerini destekler mahiyette söylemleri ve uygulamaları olduğunu ifade eden Adalet Bakanı Tunç, "O nedenle HDP hakkında bir kapatma davası açıldı. Şimdi DEM Parti de terörle arasına mesafe koyamazsa, teröre karşı tavrını koymak istemezse ve terörü destekleyen birtakım faaliyetler içerisinde olursa bu kaçınılmaz olur." değerlendirmesinde bulundu.
Demokratik siyaset yapmak isteyenlerin şiddeti ve terörü reddetmesi gerektiğine dikkati çeken Tunç, demokrasilerde şiddetin olamayacağını, demokratik hukuk devletinde de şiddeti teşvik etmenin suç olduğunu belirtti. Tunç, "40 yıldan bu yana mücadele ettiğimiz, ülkemizin bölünmesi için gayret gösteren bir terör örgütüne karşı tavrınızı koymazsanız, özellikle o terör örgütünden soruşturma, kovuşturma geçirmiş kişileri aday gösterirseniz burada sorun ortaya çıkıyor." diye konuştu.
Adalet Bakanı Tunç, şöyle devam etti:
"O nedenle DEM Parti'de siyaset yapanlar öncelikle kendilerine oy verenlere saygı duyması ve bu ülkenin huzurunu, birlik ve beraberliğini bozmak isteyen terör örgütlerine karşı da mesafe koyması gerekir. Koymadığı taktirde de demokratik hukuk devletinde yetkili makamlar devreye girer. Kimse bir partinin kapatılmasını istemez. Durup dururken de bir parti hakkında kapatma davası açılmaz. Siz, Anayasa'nın amir hükümlerini göz ardı eder ve şiddete karşı, teröre karşı tavrını koymaz, bilakis onları destekler mahiyette bir politika yaparsanız o zaman elbette ki bu istenmeyen kapatma davaları ve eleştirilerle baş başa kalırsınız."
Sahipsiz hayvanlarla ilgili soruya Tunç, "Sokak hayvanlarımızı, can dostlarımızı korumamız lazım. Onların birbirine karşı da zarar vermesini engellememiz lazım. Diğer yandan toplumda, özellikle sahipsiz hayvanlar sokakta insan sağlığını tehdit eder bir noktaya gelmişse de burada tedbir almak lazım." cevabını verdi.
Tunç, sahipsiz hayvanlarla ilgili yasal düzenlemelerin bulunduğunu, bu düzenlemelerin daha da etkili hale getirilmesi gerektiğini dile getirerek, "İnsan sağlığını tehdit eden, hepimizi üzen, ölüme, trafik kazalarına varan çocuklara, yaşlılara saldırılar var. Bunların hepsini görüyoruz. O nedenle biz, sokak hayvanlarını sokakta tehlikeli olmaktan kurtarabilmeliyiz. Bunu gerçekleştiren ülkeler var. Burada hayvanlarımızı korumaya alalım. Sokaklarımızı da insanların dolaşabileceği bir noktaya getirelim." diye konuştu.
Adalet Bakanı Tunç, bir soru üzerine, İstanbul Eyüpsultan'da 1 kişinin ölümüne, 4 kişinin de yaralanmasına neden olan ve annesi Eylem Tok tarafından yurt dışına kaçırılan T.C. ile ilgili ABD adli makamlarıyla yapılan yazışmaların tamamlandığını söyledi. Tunç, "ABD adli makamlarıyla yaptığımız yazışmalar tamam. Dosyada da herhangi bir eksiklik yok. Onların vereceği kararı bekliyoruz. Olumlu neticelendirileceğini tahmin ediyoruz." ifadelerini kullandı.
"9. YARGI PAKETİ 80 MADDEYİ BULABİLİR"
Bakan Yılmaz Tunç, 9. Yargı Paketi ile ilgili taslak çalışmalarını tamamlamak üzere oldukları bilgisini verdi. Toplumdaki cezasızlık algısını ortadan kaldırmaya yönelik düzenleme yapacaklarını vurgulayan Tunç, şöyle devam etti:
"Denetimli serbestlik süresi maktu 1 yıl. Bunun uygulanması nedeniyle 2 yıl ceza alan bir sanık, 1 yıl koşullu salıverme, 1 yıl da denetimli serbestlik olunca hiç cezaevinde bulunmuyor. Cezaevine girmeden suç işleyen birisi yaptırımla karşı karşıya kalmamış oluyor. Bu da toplumda cezasız algısına, adalete güvenin zedelenmesine yol açıyor. Bunun önüne geçmek için bir taslağımız var. Bu konuda alternatif düzenlemeler var. Bunları milletvekillerimizin takdirine sunacağız. Maktu 1 yıl yerine bir oran getirilebilir, suç işleyenin belli bir süre cezaevinde kalması için. Bunun süresinin takdiri milletvekillerimizin. Biz, o formüllerimizi onlara aktaracağız. 80 maddeyi bulabilir."
"KANUN DEĞİŞİKLİĞİ GEREKİR"
Bakan Tunç, Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine dair Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi arasındaki görüş farklılığına ilişkin soru üzerine de "Anayasa Mahkemesinin kuruluş kanunundan kaynaklanan bir durum söz konusu oldu." dedi.
Kanunların denetimini yapan Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurulara da baktığını belirten Tunç, şunları kaydetti:
"Ama adliye mahkemelerinden verilen kararların da son inceleme yeri Yargıtay. İdari yargının son inceleme yeri de Danıştay. Dolayısıyla her bir yüksek mahkemenin görev alanı var. Siz, şimdi bu görev alanlarıyla ilgili düzenlemeyi yapmazsanız yetki tartışması sürekli devam eder. Anayasa Mahkemesi kuruluş kanununda yapılacak bir değişiklikle, yüksek mahkemelerimiz arasında tartışmaya neden olan hususlar bundan sonra olmaz. Kanun değişikliği gerekir."