Davutoğlu Açıklık Getirdi

63. Hükümetin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, geçtiğimiz günlerde söylediği ve çokça tartışılan ʹTerörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz; 7 Haziran ile 1 Kasım arası en kritik dönemlerden biriʹ sözleri sonrası ilk kez kameraların karşısına geçti.

 

TV5ʹte Suat Toktaşʹın sunduğu ʹDüşünme Vaktiʹ programında Mustafa Yılmaz, Özlem Akarsu Çelik ve Gürkan Zenginʹin sorularını yanıtlayan Davutoğluʹnun açıklamalarından satır başları şöyle:ʹBenim konuşmam bir saat. O cümle 27 saniye. Dostoyevskiʹnin romanının bir bölümünü okursanız oradan bir suç çıkarabilirsiniz. Bütününü okursanız oradan bir klasik çıkar. Bana saldırmak maliyetsiz. Muhalefet bana saldırdığında bir maliyeti yok. Özellikle iktidara yakın medya kuruluşlarında saldıranlar ise ödüllendiriliyor.ʹBeni teröre destekle suçluyorlar, bunu 31 Martʹtan önce Öcalanʹdan mektup getirip, kardeşini televizyonlara çıkaranlar söylüyorlarʹʹBen şunu dedim. Sandıktan çıkan neticeye saygı göstermek gerekir. Bu adayların seçime girmesi için bir engel varsa bu YSKʹnın yetkisinde. Eğer göreve başladıktan sonra suç işlemişlerse mahkemeye çıkarılmalılar. Benim teröre destek verdiğim gibi bir argüman sundular. Bunu 31 Martʹtan önce Öcalanʹdan mektup getirip, kardeşini televizyonlara çıkaranlar bunu bana söylüyorlar. Beni tanıyan seven insanlar bile bana soruyorlar. Peki kim bu suçlamayı yapan? Benim dönemimde hükümette yer almış isimler ya da MHP yöneticileri. Halktan bir talep geldi ve ben bu konudaki pozisyonumu netleştirdim. Terörle mücadele benim için en net unsurdur dedim ancak bu hukuken olmalı. Bana eleştiri getiren 2 yer vardı.

 

ʹBİZİM ÜSTÜNÜ ÖRTTÜĞÜMÜZ BİRŞEY YOKTURʹ ʹ

Niye 7 Haziran-1 Kasım dedim. O dönem benim mecliste çoğunluğum yoktu. 1 Kasımʹdan sonra zaten çoğunluğu kazanmış ve terörle mücadelede risk alabilecek durumdaydım. 7 Haziran sonrası HDP çoğunluğu kaybettiğimiz için tahrike başladı. O zaman onları da uyardık, eğer siz siyasi partiyseniz bu eylemlere destek vermeyin dedik. O dönem şehitler verdik. 3 Temmuz günü güvenlik birimlerine talimat verdim. Nasıl olsa geçici bir hükümet var. Biz tahrikler de yaparız eylemler de yaparız dediler. Bütün terör örgütleri harekete geçti. 7 Haziran akşamı verdiğimiz sözün gereği olarak bu devleti, milleti 1 saniye kimsesiz bırakmayız dedik. Bütün kurumlar harekete geçti ve mücadele başladı.ʹO dönem terör örgütünün her türlü tahriki yapmasını beklersiniz. Beni üzen iki şey oldu. Birisi MHP Genel Başkanıʹna koalisyon için gittiğimde terörle mücadeleye destek için bizim hükümetlerimize destek vermesini bekledim. Beni şaşırtan sonuç yaptığımız tekliflere MHPʹnin Genel Başkanıʹnın hayır demesi. Şimdi diyor ki ʹhayır demedikʹ diyor. Ben kendisinden izin alarak halkın önüne çıktım ve reddettiğini söyledim. Şimdi kendisi böyle bir şey yok diyor. MHP tarafından bana ʹsandığa saygı gösterildin, demokratik hukuk devletinin gerekleri uygulansınʹ dediğim için saldırı oluyor. Bana teröre destek verme suçlamasında bulundular ve kimsenin bunu yapmaya hakkı yok, ben böyle bir şeye izin vermem. Arkasında meclis çoğunluğu olmadan terörle mücadele kararı almış kaç kişi var?ʹBeni derinden üzen diğer gelişme 12 Eylül kongresine giderken toplamda 29 şehit verdiğimiz hafta Vanʹda bu şehitlerin cenazesine katılırken benim arkadaşlarım kongre için bazı delegelerden imza toplamaya çalışıyorlardı. İkinci eleştirim ben cenazelerdeyken İl Başkanlarıʹndan, kongre üyelerinden benim karşımda imza topluyorlardı. Ben Ankaraʹya döndüğümde ʹateş çemberinden geçerken sizinle MKYK listesi müzakere etmemʹ dedim. Bunlar yersiz söylenmiş sözler değil. MHPʹlileri tenzih ederim, AKP tabanını tenzih ederim, onlar teröre karşı mücadeleye destek veren insanlardır. AKPʹden benim tarihimi silmeye çalıştılar.

 

ʹBENİM BAŞBAKANLIĞIM DÖNEMİNDEKİ SALDIRILARIN FAİLLERİ YAKALANDIʹ

ʹTehdit yoktu. İki husustan bahsettim ve ikisini de açtım. Hayatım şeffaftır, sözüm açıktır, bir şey söylersem net söyler ve spekülasyon yapılmasına izin vermem. Tehdit alıyorum. Bedel ödetmek bir tehdittir. O hiç önemli değil, o yola çıkan bunları göze alınmıyorsa çıkmamalı. İyi niyetli eleştirileri anlarım. Başımın üzerinde yeri var. O 27 saniyelik konuşmadan bunları çıkaranlar, üzerinde tepinenler FETÖ, PKK ve troll çeteleridir. Bu üçünün bana karşı bir ittifak etmesi bile birçok şeyi ortaya koyuyor. O dönemdeki bütün mücadele demokratik hukuk devletinin içinde verilmiştir. O gün yaşananlar devlet tarafından yapıldı da PKK mazlum gibi bir algı var. Benim Başbakanlığım döneminde yapılan her şeyin hesabı verildi. O dönemki saldırıların failleri yakalandı ve yargılandı.ʹO dönemdeki birçok kamu görevlisi hakkında yürütülen birçok soruşturma var. Bir kişinin sürüklenme görüntüleri vardı. O görüntü bana geldiğinde ʹterörle mücadele yürütebiliriz ama insanlık onurunun ayaklar altına alınmasına izin vermeyizʹ dedim. Soruşturma başlatıldı. Terörle mücadeleye destek veririm ama demokratik hukuk devleti ilkeleri ve insan hakları her zaman daha önemlidir.ʹBenim literatürümde hiçbir arkadaşımla ilgili geçmişi karıştırma gibi bir şey olmaz. Kongrede bana yapılanı unutamıyorum. Dava arkadaşlığı böyle olmaz dedim, en azından terörle mücadeleyle uğraşırken bunlar olmamalıydı dedim. Bir diğeri de halkın vicdanı. Eğer o vicdandan korksaydım sokağa çıkmazdım.

 

ʹBANA YAPILAN EN AĞIR İTHAM TERÖRE DESTEKTİʹ

ʹ7 Haziran-1 Kasım arasında Gar saldırısı olduğunda öyle bir acı hissettim ki, oradaki bütün yaralıları ziyaret ettim. Başbakan olarak görevim o acıyı yüreğinde hissetmektir. Arkasında kim vardır hepsini araştırırsınız. Benim o zaman Başbakan olarak görevim şuydu, ülkeyi bir an önce hükümete kavuşturmak. O yüzden koalisyon görüşmelerinde samimi davranmaya gayret ettim. Olamayınca bir an önce seçime gitmeye çalıştım. Meclisten güven oyu alamamış bir hükümet zaaf çıkartabilirdi. Hiçbir zamanda devlet otoritesi kavramını kullanmadım. Kullanılması gerektiğini düşündüğüm kavram kamu düzeniydi her zaman. Eğer bütün sayfalar açılırsa açıklamalar var, o hendekleri kimin kazdığının da açıklamaları var. Benim vicdanım da bu anlamda huzurlu. Türkiye o dönemde zaafa düşmemişse, herhalde en büyük pay sahiplerinden biri o dönemi yöneten Başbakanʹın olmalı. Belki bazı acı hatıralar vardır, ortaya çıkar ama bizim üstünü örttüğümüz bir şey yoktur. Bana yapılan en ağır itham teröre destekti. Bana bunu söylemeseler ben o açıklamaları yapmazdım.

 

ʹVANʹDA ŞEHİTLERİN CENAZESİNE KATILIRKEN KONGRE İÇİN ALEYHİMDE İMZA TOPLANDIʹ

ʹİki polisin öldürülmesi olayında FETÖʹnün emniyet güçleri ve silahlı kuvvetler içine sızmış unsurları çok ciddi provokasyon yaptılar. Devletin içine bir şey sızmışsa her an tetikte oluyorsunuz. Ceylanpınar saldırısını PKK terör örgütü üstlendi. Suruçʹu da IŞİD üstlendi. Suruçʹta hukuku bir süreç işledi. Ceylanpınarʹda da şüphelileri gözaltına alındı ve beraat etti, bu yargının kararıdır, ben hukuka bunlar suçludur ve cezalandırır diyemem ki. Doğal olarak onunla ilgili bir bilgim yok. Ceylanpınar saldırısının PKK tarafından yapıldığı ve sahiplendiği net.ʹBen Vanʹda şehitleri defnederken benim aleyhimde liste çalışması yapıyorlardı. Bunu neden yaptıklarını bilemiyorum, onlara sormak lazım. Beni üzen ve şaşırtan buydu zaten. Ben siyasetin böyle olduğunu düşünmüyordum, belki saf bir düşünce. O hafta siyasetin Makyevelist tarafıyla ilgili bir şey yaşadım. Gerekçeleri onlara sormak gerekir. Herhalde bir Genel Başkan kendine uygun bir teşkilat kuracaktır, Genel Başkan ona göre davranacaktır. Ben Cumhurbaşkanıʹmızdan almış olduğum MYKʹda da değişiklik yapmadım, isimleri getiren onlar. Bu konuda izahatı o arkadaşların yapması gerekir. Bugün Bahçeliʹye çok yakın bazı yazarların, zamanında ben Bahçeliʹyi alkışladım diye beni ihanetle suçladığı olmuştu. Koalisyon görevlerini de yürüttüm, aldığım görevi bir tiyatro olarak sürdürmem ama koalisyon yapılamıyorsa seçime de gitmemiz gerekiyordu. 63. Hükümet olarak da oradaki arkadaşların hepsine teşekkür ediyorum.ʹ

Bakmadan Geçme