Karaman, İlahiyat Fakültesi öğrencileri ile buluştu
Eski Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı hemşerimiz Prof. Dr. Fikret Karaman, kariyer günleri kapsamında ilahiyat fakültesi öğrencileri ile buluştu.
Elazığ ve Erzincan Elazığ İl Müftülüğü, Viyana ve Paris Büyükelçilikleri Din Hizmetleri Müşavirliği, Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı ve İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanlığı gibi önemli görevlerde bulunan Prof. Dr. Fikret Karaman, İlahiyat Fakültesi'nin düzenlediği kariyer günlerinin konuğu oldu.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Fırat Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Veysel Özdemir, “Fakültemizin öğrenci alımı için saygı değer hocalarımızın çok büyük girişimleri bulunmakta. Bundan yıllar yıllar önce 27-28 yıl önce çaba sarf ettiğini, eğitim öğretime başladığını biliyorum. Bunu da tabi hocam çok fazla konuşmaz. Kendisi benim hocam aynı zamanda bu biilgiyi birkaç ay önce öğrendim” ifadelerini kullandı.
KARAMAN: İLAHİYAT ALANI ALLAH'IN BİR LÜTFUDUR İNSANA BİR HEDİYESİDİR
Öğrencilere hitap eden Prof. Dr. Fikret Karaman, “Hayatı basamakla çıkıyorsunuz. Buna dikkat etmek lazım. Bu basamakları çıkarken düşmekte var. Siz, ebeveynleriniz, akrabalarınız, arkadaşlarınız ilahiyat fakültelerine yönlendirdikleri için onlara her fırsatta teşekkür ediniz. Çok da acele etmeyiniz. İlahiyata geldikten sonra ‘acaba başka bir yere gitseydim daha mı iyi olurdu' diye. Ben bunları epeyce biliyorum. Dünyada diğer meslekleri de gördüm; onlarla ilgili de tecrübelerimiz var. Ama ilahiyat alanı Allah'ın bir lütfudur insana bir hediyesidir” şeklinde konuştu.
Zamanın iyi yönetilmesiyle gerektiğini ifade eden Karaman, “Geleceğimizi belirleyecek olan hazine, belirleyecek olan değerler bizim sahayı iyi yönetmemize bağlı. Eğer zamanı iyi değerlendirebilirsek kesinlikle kendi kendimize bizim dönüştürmemiz mümkün. Bazen ben lisans öğrencilerime soruyorum ‘bugün sabah namazına kaç kişi kalktı?' diye sorsam acaba kaç arkadaşımız evet diyecek? Sadece bu soruyu ilahiyata soruyoruz. İstatistik olsa kaç olur dediler. Onlar yüzde 20 olur dediler ben yüzde 40 olsun dedim. İlahiyat kimliğini taşıyan insanların olduğu bir yerde sabah namazına gidenlerin sayısı yüzde 50'den az olmamalı” dedi.