15 Temmuz ve Destansı Direniş
Geçmişten günümüze ülkemiz sürekli saldırılara maruz kalırken, içten ve dıştan yapılan hainliklerle mücadele etmek zorunda bırakılmıştır. Savaşlar, darbeler, siber saldırılar ve terör saldırılarıyla hain emellerine ulaşamayan güçler bu tarz girişimleriyle teslim alamadığı ülkemizi bir de ekonomik darbelerle çökertmek için sürekli mücadele vermişlerdir.
15 Temmuz'da hain FETÖ terör örgütünün gerçekleştirmeye çalıştığı darbe girişimi, ülke olarak yaşadığımız siyasi tarihin belki de en ağır saldırılarından biridir. Milletimiz 1000 yıl boyunca Anadolu topraklarında bile böylesine alçakça bir ihanete hiç tanıklık etmemiştir.
Harekat-ı Yıldırım veya Yurtta Sulh Harekatı, 15-16 Temmuz tarihleri arasında Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde, kendilerini Yurtta Sulh Konseyi olarak tanımlayan bir grup asker tarafından askeri darbe teşebbüsü olarak tarihe geçerken, Türkiye tek yürek olarak darbecileri püskürtmüştür. Elbetteki bu teşebbüs, halkın ve güvenlik güçlerinin büyük direnişi sonucunda engellenmiştir. Bu darbe girişiminde 48 saat içerisinde ne yazık ki yüzlerce vatandaşımız şehit olurken, binlerce vatandaşımız da yaralanmıştır. Helikopterlere, tanklara, F-16'lara karşı milletimizin kahramanca duruşunu tüm dünya hayretler içerisinde biraz da korkuyla izlemiştir.
Halkımızın kadın erkek demeden verdiği mücadelede, kamyonla meydanlara insan taşıyan Şerife Bacı bir Nene Hatun ruhuyla tek başına darbecilere meydan okuyan Safiye Abla, direnişin en önemli sembollerinden olmuştur. Şehit Astsubay Ömer Halisdemir, Özel Kuvvetler Komutanlığımızı ele geçirmek isteyen Semih Terzi'yi vurarak hain darbe teşebbüsünün seyrini değiştirmiştir. Halisdemir'in cuntanın seyrini değiştiren kahramanlığı ve bu ülke için 30 kurşun yiyerek şehadet şerbeti içmesi, zihnimize ve tarihimize altın harflerle ve övgüyle yazılmıştır.
TRT binasına yapılan baskın sonucu, spiker Tijen Karaş'a silah zoruyla okutulan korsan bildiri belki de hala kulaklarımızı çınlatmaya devam etmektedir.
Herkesin canla başla mücadele ettiği bu gecede Cumhurbaşkanımızın halkı meydanlara çağırması ve ardından Diyanet İşleri Başkanlığı'nın emriyle okutulan salâlar, Türk milletinin tek yürek ve tek vücut olmasını sağlamıştır. Tarihimizde Kurtuluş Savaşı ve Kıbrıs Savaşı sırasında Patrona Halil İsyanı'nda da halk ezanlarla ve salâlarla yaşananlardan haberdar edilmişti. Hatta yakın tarihte Irak savaşında da biz aynı uygulamayı gördük. Ve bu nedenledir ki Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu uygulaması ile halk uykusundan uyanmış, sabaha güvenle çıkacağı bir mücadele sonucunda amacına ulaşmıştır.
Türk milletimizin yüksek karakterini, yüzyıllara uzanan destansı tarihimizde çoğu kez görmüşüzdür. Tıpkı kişiler gibi milletlerin de karakteri vardır. Bizim milletimizin karakteri de erdemlerle donatılmıştır. 15 Temmuz 2016 tarihi de millet olmanın asaletini, birlikteliğini ve gücünü gösterdiğimiz demokrasi zaferidir. Türk milletinin demokrasisine, yaşama özgürlüğüne, Türkiye Cumhuriyeti'nin içte ve dışta bağımsızlığına, huzuruna göz dikenlerin bir Temmuz gecesi yapmaya çalıştığı kalkışmayı, sokaklara dökülen genç yaşlı, kadın erkek ve Türk milleti olarak milyonların bastırdığı bir destandır 15 Temmuz.
Biz biliyoruz ki kahramanların en büyük silahı iman ve vatan aşkıdır. İşte bu aşkla tarihte destanlar yazmışlardır. 15 Temmuz Şehitleri Anma, Demokrasi ve Milli Birlik Gününde şehadet şerbeti içen şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, şehitlerimizin emaneti vatanımızı ve bayrağımızı son nefesimize kadar koruyacağımıza söz veriyoruz. Ve diyoruz ki, “Şahsınıza kötülük edenleri affediniz. Lakin vatanınıza ve milletinize hainlik edenleri affetmeyiniz.”
Meltem ATAŞ
Diyanet - Sen Kadın Komisyonu Başkanı