32 YILLIK ÇINAR MI DEDİNİZ !!!
Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti 32. Kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında Kültür Park Mamurat’ül Aziz Salonu’nda bir kutlama programı yaparak camiaya hizmet edenleri bir araya getirdi. Duayenlere plaketlerin verildiği, tasarımcıların dahi bulunduğu programda 19 yıllık meslek hayatımda üyesi olduğum FHGC’nin programına davet edilmedim.
Elazığ basın camiasının tanınan, bilinen bir yüzü olmama rağmen ‘gözden kaçmış kusura bakmayın’ gibi tavırların daha büyük bir acı verdiğini söylemek isterim.
Birilerinin güdümünde olan cemiyetin adamına göre muamele ettiğini düşünmek böylesi koca bir çınara gölge düşürüyor.
Yapmayın Beyler !!!
Gün gelir o makamları bıraktığınız zaman hatanızı anlarsınız anlamasına ama iş işten geçmiş olur.
Bu akşam davete icabet eden değerli meslektaşlarımın gözü bizleri aramış, neden katılmadın sorusunun cevabını bu saatten sonra cemiyet yönetimi versin bakalım.
Biz, etimizle tırnağımızla değerli Mehmet Topal’ın kurduğu bu cemiyete hizmet ettik. Kimsenin bizleri görmezden gelmek gibi bir lüksü olamaz !!!
Mesleğe ilk adım attığım yıllarda kendilerini tanımakla şeref duyduğum, Aydın Meral, Kemal Ergun Arslan, Şükrü Kacar gibi duayenlerle sıklıkla bir araya gelerek kendilerinden istifade etmeye çalıştım. Bir televizyon kanalında ana haber sunuculuğundan tutun da, gazetelerde muhabirlik serüvenim 19 yıldır devam ediyor.
Bu şehrin basın yüzü olmak, özel haberlerle, röportajlarla gündem oluşturmak adına çalıştım, çabaladım ve çırpındım.
Şehrin köklü cemiyetleri arasında bulunan FHGC’nin üyesiyim. Son yapılan seçimde mevcut başkanın tarafında yer almayarak diğer başkan adayımıza destek verdim. Kaldı ki bu da demokrasinin en güzel taraflarından birisidir. Gerçekleşen seçimde bir önceki yönetim tarafından üyeliğimizin düşürüldüğünü ve yapılacak seçimde oy kullanamayacağımız ifade edilmiş, benle birlikte 11 arkadaşım divan heyetinin kararıyla yeniden üye yapılarak seçimde oy kullanmıştık. Gerçekleşen kutlama programına üye olmadığım için davet edilmediğim bilgisi geldi. Şimdi soruyorum Divan Başkanlığı tarafından yeniden üye olduğumuz FHGC kongresinde oy kullanmamıza rağmen, bize üye değilsiniz demek neyin nesidir?
İlimizde üç gazeteciler cemiyeti bulunmakta. FHGC’nin hal ve hareketlerinden diğer iki cemiyette dertli mi dertli. Konuyu fazla dağıtmadan 32. kuruluş yıldönümü etkinliklerine neden çağrılmadığım konusunda kafamda çeşitli hesaplar yaparken birden geçmişte yaptığım çalışmalar aklıma geldi!
Bir gazeteci olarak yıllarını bu mesleğe adamış kişi programa neden davet edilmedi?
Gazetelerin henüz birleşmediği dönemlerde, herkesin farklı bir haber arayışı yaptığı dönemlerde kopyala yapıştır mantığı gütmeden, internetten haber bulup gazete sütunlarına taşımadan habercilik yapmaya gayret gösterdim.
Özel röportajlarla gündemi belirleyerek, internet haber sitelerinde de en çok okunan haberlere imza attım. Gün geldi yağmur, çamur demeden haber peşinde koştum. Yeri geldi tırın üstünde haber takip ettim. Milletimizin kırılma noktası olan 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda gerçekleşen 28 günlük nöbette bir bayan olarak tek başıma sabahladım.
Sahi gazeteci olmanın ölçüsü nedir?
Elinde fotoğraf makinesi ile iki kare resim alıp üç cümle yazmaktan imtina etmek midir?
Yıllarını mesleğe adamış, bu işin çilesini çekmiş değerli büyüklerim ne dediğimi çok iyi anlar, anlamasına ama bizim meslekte yapılan haberin geri dönüşü de olmaz. Tıpkı özürlerin kabahatten büyük olduğu anlarda olduğu gibi.
Elazığ Basın ve Medya Cemiyeti Başkanı Sn. Nafiz Koca’nın yıllardır ifade ettiği bu şehrin omurgasızları bitmedikçe bizden bir halt olmaz lafına aynen katılıyorum. Omurgalı olmak dik bir duruştur. Kendinize bir yol tutturmuşsunuz, plaketler ve çeşitli törenlerle gününüzü gün ediyorsunuz!!!
Aynen bu şekilde devam edin…
OYSA Kİ BEN SUSAMIŞIM !!
Bir hemşehrimizin karnı acıkır ve lokantaya gider, garsona bir kebap getirir misiniz der. Tabi yemek öncesi salatalar, mezeler gelir ve hemşehrimizin karnı doyar. Tam kalkacakken garson ‘beyefendi yemeğiniz henüz gelmedi’ der. Hemşehrimiz de oysa ki ben susamışım der!!!
Söylenecek o kadar çok söz var ki; neresinden tutsam elimden kalacağına eminim. Ama susadığım kesin!!!
Meşhur atasözünde ‘Ekmeği ekmekçiye ver üç kuruşta fazla ver’ sözünü nereye koyacağımı bilemedim.
Basın meslek ilkelerine bağlı kalmanın, ahlaki kuralların nerede kaldığını çözemedim.
Bir gün gelir makamlar gerçek sahiplerini bulduğu zaman bu feveranım yerini bulur. Şimdi meslek hayatımda neler yaptığım, ettiğim bir anlam ifade etmiyor. Geldiğim nokta itibariyle üyesi olduğum FHGC’nin mesleki hayatımda bana bir şey katmadığını, bundan sonra hiçbir etkinliğine katılmayacağımı, diğer cemiyetlerle birlikte hareket edeceğimi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Değerli FHGC Yönetim Kurulu Üyeleri sizlere de birkaç cümle sarf etmeden geçmeyeceğim.
- Düzenlediğiniz programlara davet edilen basın mensupları hangi kriterlere sahip olmalıdır?
- Kimlerin davet edilip, kimlerin davet edilmeyeceğini kim belirlemektedir?
- Şehrin duayenlerinin olduğu programlara dağıtıcı, editör, tasarımcı ve muhabirler çağrılmaktayken diğer basın mensuplarını görmezden gelmek neyin nesidir?
Adalet muhakkak tecelli edecek, herkes ettiğini bulacak buna emin olabilirsiniz. Etik kurallara uyarak üyelerinizi görmezden gelmenizin size bir şey katmayacağını belirtmek isterim.
Bundan sonra mı?
FHGC ile bir bağımın kalmadığını gönül rahatlığıyla ifade ederek, gerçek gazetecilere en derin saygılarımı sunuyorum.
Kalın sağlıcakla…
Sana da selam olsun FHGC
Gülşah ALTAŞ
Detay Dergisi İmtiyaz Sahibi