Dünyada sermayeyi eline geçiren siyonist güçler, büyük dünya savaşlarından sonra insanlığı sömürü yöntemi olarak; savaş ve işgal yöntemi yerine, kurumsal araçlar ile değiştirdiler.
Bu yöntemler arasında başlıcaları, DOLAR'ın rezerv para birimi olması, IMF, SWIFT SİSTEMİ, NATO, AB, UNESCO ve benzeri kurum ve kuruluşları sayabiliriz.
Bunlardan en önemlilerinden birisi de bugünlerde gündemde olan ve hemen hepimizin cüzdanlarımızda taşıdığımız ve yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası olan Visa ve MasterCard üzerine oluşturulan sistemdir.
Peki bu kartlar nedir ve nasıl sömürü aracına dönüşmüştür?
Ekonomik ve sosyal olarak bu kartları kullanan toplumları bekleyen tehlikeler nelerdir?
Visa ve Mastercard ve dünya üzerinde en çok kullanılan iki kart sistemidir.
Mastercard ABD, Visa ise İngiltere kökenlidir.
Mastercard 1966 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulmuş bir finans şirketidir.
Visa Card'ın ise Genel merkezi İngiltere’dedir. Avrupa’daki tüm bankaların bağlı olduğu bir birliktir.
Bu iki kart sistemi birbirlerinden tamamen ayrı iki finansal kuruluşun ortaya çıkarmış olduğu sistemler olmasına rağmen aynı amaca hizmet etmektedirler.
Bu kredi kartları ile yapılan tüm alışverişlerde, banka vermiş olduğu hizmet karşılığında anlaşma gereği iş yeri sahiplerinden komisyon adı altında bir ücret alır. Ürünün satıcısı bankaya ödemiş olduğu bu komisyon tutarını maliyet kalemi içine ekleyerek dolaylı yoldan tüketiciden almış olur. Yani yaptığımız her alışverişte bu kart sisteminin sahiplerine farkında olmadan ödeme yapıyoruz.
Visa ve MasterCard gibi yabancı ödeme sistemlerinin kullanıldığı kredi kartlarıyla yapılan alışverişler ile yabancı finans kaynaklarını besliyoruz.
Visa ve Mastercard şirketlerinin ülkemizde ofisleri olmadığı için vergiye tabi değillerdir. Yapılan hesaplamalara göre bu iki şirket her yıl 200 milyon dolar civarında para kazanmalarına rağmen beş kuruş vergi ödememektedirler. Devlet bu konu ile ilgili yasal düzenlemeler yaparak bu şirketleri vergi mükellefi yapmalıdır.
ABD rezerv para olan dolar ile, ülkeleri, bankacılıkta kullanılan Visa ve MasterCard sistemi ile de bireylerin yaptığı alışverişlerin türü ve miktarını izleyerek bizi kontrol ederek sömürmektedir.
Bu kredi kartlarının aracılığı ile yaptığımız tüm alışverişleri veri tabanına yükleyerek, hangi ülkede, kimin ne kadar, nerede ve neyi tükettiğinin istatistiğini tutarak bizi adeta fişlemektedir. Bu kartların bir istihbarat örgütü gibi görev yaptığını söyleyebiliriz.
Ayrıca unutmamak gerekir ki, Amerikan ve İngiliz kökenli Visa ve MasterCard kullandığımızda ödediğimiz komisyon miktarı, tüm insanlığın sömürüsüne neden olduğu gibi Müslümanların başına yağan bombalara gidiyor.
Siyonist güçlerin kurduğu bu oyunları bozmak için aynı yöntemleri kullanarak başarılı olmak mümkündür.
Global anlamda kendimize ait bir rezerv para birimi, adı çok önemli olmamakla birlikte kendi savunma paktımızı, ülkeler arası kendi ekonomik ve siyasi birliklerimizi kurarak bu sömürü düzeninden kurtulabiliriz.
Bugün geliştirmiş olduğumuz yerli ve milli "Troy kart" sistemimiz var.
Türkiye olarak kredi kartı konusunda Yerli ve milli Troy kart sistemini oluşturmuş durumdayız. Ama nedense hala toplum olarak tehlikenin varlığını yeterince göremediğimiz için hala ceplerimizde Visa ve MasterCard kullanmaya devam etmekteyiz.
Oysa toplum olarak yerli ve milli Troy kart sistemine geçmek ekonomik anlamda bunlara vurulacak önemli bir darbe olacaktır.
Başta devletimiz olmak üzere, bankalar, eleman çalıştıran tüm özel ve kamu kuruluşları ve belediyeler çalıştırdıkları elemanlara "Troy kart" vererek küresel emperyalizme bir darbe vurmalıdır.
"Troy kart" üzerinden yapılacak böyle bir girişim aynı zamanda milletimizin uyanışına ve farkındalık yaratmasına neden olacaktır. Bu vesile halkımızın ve belki de tüm dünyanın siyonist sermaye aracılığı ile nasıl sömürüldüğü gündeme gelerek küresel bir uyanışı sağlayacaktır.
Bu başkaldırının ülkemizden başlayarak yayılması hiç de hayal gibi görünmemelidir.
Devletimiz ve milletimiz yerli ve milli "Troy kart" sistemine geçerek bu oyunu hem ulusal, hem bölgesel hem de küresel anlamda bozmanın ilk adımını atmada öncü olmalıdır.