Ülkemizin zor bir dönemeçten geçtiği şu günlerde vatandaşın tek derdinin normalleşme olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Daha önce bu sütunlardan insanların gündeminin seçimden ziyade geçim olduğunu ifade etmiş, iktidarın bu konuda üzerine düşeni yapmasını defaten dile getirmiştim.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde darbe girişimleri, Fransa’nın 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı Anma Günü olarak ilan etmesi, ABD ile F35 krizi, Rusya ile S400 anlaşmaları derken dünya gündemi de oldukça hareketli anlara şahitlik ediyor.
İstanbul seçimlerinin netlik kazanmaması, CHP adayı İmamoğlu’nun 145 yıl önceyi işaret etmesi derken sular bir türlü durulmuyor.
İstanbul’da 94 ruhunun yeniden canlanmasını isteyen Sayın Cumhurbaşkanının yalnızlaştırıldığını ifade etmeden de geçemeyeceğim. 31 Mart akşamı ortaya çıkan tablonun birden gerçekleşmediğini, sürecin yıllar yıllara sari olduğunu hatırlatmak isterim. Zafer sarhoşluğunun bir ceremesi de diyebilirsiniz, yanlış adayla seçime gidildi diye de…
Fakat unutulmamalıdır ki; İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder sözünden hareketle bir sonraki seçimde durumun biraz daha iç açıcı olduğunu görebiliriz.
Şahsen ben İstanbul’un Cumhur İttifakı adayı Sn. Binali Yıldırım ile kazanılmasını isterim. Neden derseniz; ülkesini satan ve Almanya’da kaçak yaşayan Can Dündar gibi sütü bozukların bayram havasında olmasına tahammül edemiyorum. Sakın şunu düşünmeyin CHP adayı Sn. İmamoğlu’na karşı bir ön yargım yok. Yaşım gereği 94 yılını hayal meyal hatırlasam da CHP belediyeciliğinin çöp, çukur, yokluk olduğunu sizlerden duyar gibiyim. Tabi Sn. İmamoğlu’nun başkan olması halinde durumun ne olacağını da ülke insanı izleyip görecek.
OYLAR ÇALINDI MI ÇALINMADI MI?
İstanbul’un bazı ilçelerinde oy sayımının yapıldığını ve her iki aday arasında oy farkının 13 binlere kadar düştüğünü biliyoruz. Oy sayımı esnasında pusulalara yazılan rakamların bazı bölgelerde Sn. Yıldırım için (0) olduğunu da gördük. İyi de bütün bunlar cereyan ederken AK Partili müşahitlerin nerede olduğunu anlayamadık. Seçim sandıkta kazanılır bunu bilmeyenimiz de yoktur. Durum böyleyse 31 Mart seçimleri için bir binaya 60 kişi bir bölgeye 14 bin yeni seçmen yazıldıysa ülkede ki kurumlar ne iş yapar diye de soramadan geçemeyeceğim. İstanbul seçimleriyle ilgili söylenecek birçok söz olsa da kısa bir süre sonra YSK kararıyla durumun netlik kazanacağını belirterek bu konuyu şimdilik kapatıyorum.
GENÇ BAŞKANDAN ATILIM BEKLİYORUZ
31 Mart mahalli idareler seçimleri sonrasında Elazığ Belediye Başkanlığı görevine seçilen Sn. Şahin Şerifoğulları bugünlerde tebrikleri kabul ediyor. Sayın Başkanın ilk icraatları kamuoyundan oldukça güzel takdir toplamakta. Bir önceki dönemde cereyan eden bazı yanlışların bu dönemde yaşanmaması da şehir insanı olarak hepimizin isteğidir.
Mazbatasını aldıktan sonra şahsi makam aracını kullanan ve bürokratlarına da makam aracı vermeyen Başkan Şerifoğulları’nın bu duruşu her kesimden memnuniyetle karşılandı.
Bunların yanı sıra yaşı itibariyle Türkiye’nin en genç belediye başkanı olan Sn. Şerifoğulları’ndan toplumun beklentisi de tavan yapmış durumda. Seçim öncesi söz verdiği projeler, belediyenin mali yapısı derken Sayın Başkanı oldukça meşakkatli bir yolculuk bekliyor.
Belediyenin yol, kaldırım, ulaşım gibi rutin hizmetlerinin dışında gönül belediyeciliği ile toplumun genelini kucaklaması da bir başka beklenti içerisinde yerini alıyor.
Her siyasinin bir yönetim şekli vardır. Şahin Başkanın ilk haftada ki izlenimi gurur, kibir ve enaniyetten uzak bir yapı taşıdığı şimdi dilden dile dolaşıyor. Kendilerine başarılar diliyor, bir sonraki yazımızda buluşmak dileği detay haberden ayrılmayın diyorum.
