İlimiz, yer altı ve yer üstü güzellikleri yanında, tarihi ve turistik zenginliklerine rağmen hala hak ettiği noktada olmadığına dair görüşlerin ittifakla dile getirildiği bir şehir.
Bu görüşü sadece halk, medya olarak bizler değil, siyasilerimiz de ifade ediyor. Ve ne acıdır ki bu gerçek, on yıllardan beri dillendiriliyor.
Her siyasetçi, milletvekili adaylık döneminde şehrin sorunlarını tespit ediyor, bunları peş peşe sıralayıp alt alta yazıp beyanat veriyor ve çözüm vaadinde bulunuyor.
Seçimler oluyor, milletvekilleri belirleniyor, seçilen milletvekillerinin çoğu, zaman zaman tümü iktidar partisinden oluyor ancak bizim kadim sorunlarımız çözülmek şöyle dursun katmerlenerek artıyor.
Sorun milletvekillerinde mi, milletvekillerinin çoğunu iktidar partisine veren halk olarak bizde mi bilmiyoruz ama bildiğimiz bir şey var ki şehrin makûs talihinin hala yenilememiş olması ve sorunların kartopu gibi büyümesi.
Şehre hizmet sevdasına siyasete giren, tek hedefinin şehre hizmet olduğunu her platformda dile getiren milletvekillerimiz, ne yazık ki seçildikten sonra farklı bir şahsiyete bürünmekle kalmıyor, hasbelkader değişik bakanlıkların kendi planlamaları doğrultusunda ilimizde hayata geçirdikleri projeleri sahiplenme yarışına giriyor.
Bakanlıkların zaten yapacakları bu hizmetlerden çoğunlukla haberleri bile olmayıp basından öğrendikleri halde sanki kendileri kotarmış gibi bir hava içerisine girmeleri, vatandaşların da zaman zaman kendilerini eleştirmelerine karşı çok agresif bir dil ve üslup kullanarak başa kalkarcasına sıradan paylaşımlar yapmaları, vatandaşı kendilerinden olduğu gibi iktidar partisinden de nefret etmesi ve uzaklaşmalarına sebep oluyor.
Siyaset düşünen ve kendi kapasitesi ve özellikleri ile değil liderinin hatırına ve hasbelkader milletvekili olan zatlar, bu görevleri gereği kendilerine gelebilecek olası eleştirileri de kabullenerek bu yola çıkıyor.
Geçmişte Ecevit, Demirel, Erbakan, Özal arasında yaşanan polemikleri belki mevcut milletvekillerimiz pek hatırlamaz ama Demirel’in Özal’ı kasteden “Çankaya’daki şişman adam” sözünü eminiz ki onlar da duymuşlardır.
Yine Demirel, Ecevit, Ahmet Necdet Sezer için yayınlanan karikatürler her siyasinin hazmedeceği bir olay değildi. Ancak tüm bu siyasiler bunları eleştiri bağlamında ele alıp yollarına devam ettiler. Kimseye küsmediler hatta bunları yazan-çizen gazetecilerle sıcak temas kurmaktan geri durmadılar.
Söylememiz o ki ilimizde bazı iktidar milletvekillerinin yapılan eleştirilere karşı racon kesen bir üslupla karşılık vermeleri, muhalefete ve rakip partilere yarıyor. Ve bu tavırlar seçmenleri diğer partilere itiyor.
Siz “ben artık aday olmayacağım ya da Elazığ’dan bir daha adaylığı düşünmüyorum” gerekçelerine sığınıp duygularınızın, hırslarınızın ve anlık öfkelerinizin eseri bu tür paylaşımları yaparak yüreğiniz soğutabilirsiniz. Ama biliniz ki bu tavırlar her fırsatta çok sevdiğini dile getirip olmaz. O zaman da size liderinize ciddi zararlar veriyor. Tabi bu durum sizi rahatsız etmiyorsa ve benden sonrası tufan diyorsanız ona bir sözümüz olmaz. Ancak o zaman da sizin lidere ve davaya sadakatiniz sorgulanır.