Kahramanmaraş’ın Pazarcık ile Elbistan ilçelerinde meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki deprem 11 ili doğrudan etkileyerek ağır hasar oluşturdu. Devletin tüm imkânları deprem bölgelerine seferber edilerek acıların sarılmasına başlandı ve arama – kurtarma çalışmaları ilk günden itibaren devam etti.
Hatıralarını yıkılan binalara gömen, enkaz altında canlarını yitiren depremzedeleri şimdiden sonra daha zor hayat bekliyor…
Kimisi hayatının baharında kimisi henüz kundaktayken depreme yakalanan canlar, geride sadece fotoğraf karelerini bıraktı…
Depremin yaşandığı ilk andan itibaren yurdun dört bir yanından ekipler bölgeye giderek yaraların sarılması adına mücadele etti.
Hele bir kare fotoğraf vardı ki depremin simgesi olmuş ve 85 milyon ülke insanı o kareye bakarak hüngür hüngür ağlamış o babanın acısını derinden hissetmişti. Eminim ki bu fotoğraf karesine bakıp iç çekmeyen, üzülmeyen kimse yoktur. Fotoğrafın bizlerde ne denli bir acı yaşattığı ise ayrı bir gerçek.
Depremin vurduğu kentlerin tamamında yaşamın durduğunu, ticaret hayatının askıya alındığını söyleyebiliriz. Ama bir konu var ki onu ifade etmeden geçmek insanlık ayıbı olsa gerek. Depremzedelerin hatıralarını bıraktığı illerden başka şehirlere göç etmesi son derece normal bir durum iken bunu fırsata çeviren taşıma firmalarının aymazlığı ise hepimizi derinden üzen bir olay.
Malatya’dan Elazığ’a taşınmak isteyen vatandaşlardan istenilen rakam cidden yürek sızlatan bir durum. Deprem bölgelerindeki şehirlerin Valileri her ne kadar bu olaya el atsa da kendini bilmez aymazların hala daha fahiş fiyatlarla taşıma yapmaları vatandaşı canından bezdiriyor.
İşte buradan o taşıma firmalarına sesleniyor ve diyorum ki; Depremin simgesi haline gelen fotoğraf karesine bir daha bakın!
İçinden geçtiğimiz bu zor şartlarda paranın, malın, mülkün öneminin olmadığını anladık ve tek gerçeğin sağlıklı ve huzurlu bir yaşam sürmek olduğuna kanaat getirdik. Şimdi ne oldu da bizler zorda olana bir tekme atmak istiyoruz. Bize ne oldu da ‘Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir’ ilkesine sahip olamadık. Lütfen kendimize gelelim! Yaşadığımız büyük felaketi ranta çevirmeyi bırakıp, yaraların sarılmasına karınca kararınca destek olalım.
Ülkemiz deprem kuşağında yer alan ve her an yeni felaketlere gebe bir ülke. Böylesi afetlerin bir daha yaşanmamasını dilesek de bizleri zor günlerin beklediği bir gerçek. Bize düşen sağlam yapıların inşa edilmesine öncülük etmek ve eski kafa ile binaların yapılmasını önlemek.
Bu saatten sonra rezidansların, lüks konutların büyük metrekareli evlerin bir öneminin kalmadığını ifade ediyor, depremin simgesi haline gelen acılı babanın fotoğraf karesine bir kez değil on kez bakmanızı sizlerden rica ediyorum.
VESSELAM…