Birçok potansiyeline rağmen ilimizin istediği noktada olmadığına dair dile getirilen düşüncelere bizler çokta pirim vermek istemeyiz ama ortada yalın gerçekle birlikte yaman bir çelişki var.
Peki, bu sarmalı geriye döndürecek çalışmalar var mı diye bir soruya karşı ‘tabi var’ gibi bir cevabı veririz.
Son aylarda İlimiz Valisi Numan Hatipoğlu’nun kurumları, özellikle turizm potansiyelimizi harekete geçirme ile ilgili gayret ve çabalarını takdirle izliyoruz.
Turizm konusunda gayretli bir çalışmayı da ilimiz Milletvekili Mahmut Rıdvan Nazırlı’dan görüyoruz.
Herkesin bildiği ve gördüğü turizm eksikliğini kendisi de dile getirmekle birlikte karanlığa lanet okuma yerine bir mum yakarak çalışmalara başladı.
İlimizin turizm konusundaki potansiyellerinin yeterince değerlendirilemediği tezini kendisi de yüksek sesle dile getirdi ve bir vizyon ortaya koyarak adımlar atmaya başladı.
Önce teşhis sonra tedavi dedikten sonra bu konuda bir heyecan oluşturacak adımlara imza attı.
THY Genel Müdürü ve tüm üst düzey yetkililerini Elazığ’da iki gün boyunca tutabilmek her yiğidin harcı değildi belki amma Milletvekili Nazırlı bunu da başardı.
İlimizin birçok turistik değeri yanında gastronomisinin tanıtılmamasının eksiklik olacağını düşündü ve bu konuda bir derneğin hazırlattığı projeyi İçişleri Bakanlığı’ndan onaylatarak hayata geçirilmesini sağladı.
Bu proje kapsamında iki kez Elazığ, bir kez de İstanbul’da yöresel yemeklerimiz görücüye çıktı.
Buraya kadar yapılanları takdir etmemek mümkün değil. En uzun yolculuklar bile ilk adımla başlıyorsa bizlerin de şehir olarak turizmde hak ettiğimiz noktaya gelmemizin bir ilk adımı olmalıydı o da Nazırlı’nın desteğiyle oldu.
Buraya kadar anlattıklarımızın bir kereliğine yapılıp bunun medyada köpürtülerek aktarılmasıyla ilimizin turizm konusunda iyi bir noktaya geleceğini sanmak ve beklemek biraz saflık olur.
Bu çalışmaların sonuca ulaşmasında en önemli etken sürdürülebilir olmasıdır. Yapılan çalışmaları sırf basın-yayın ve sosyal medyada köpürterek ve biraz da mizah katarak anlatılmasının rüzgârı o gün sonrası kesilir.
Elazığ yemeklerini Elazığlılara tattırmak, Elazığ’ın güzelliklerini Elazığlılara tanıtmak sadra şifa bir eylem ve etkinlik değil sade günü kurtarıp tribünlere oynamak, daha da ötesi bizi bize tanıtma kısır döngüsüdür.
Şehrin en leziz yemeklerini yıllardan beri Emoş bibimiz de yapıyor ve sağ olsun konu komşuya tattırıyor. Önemli olan bunu il dışından gelenlere tattırmak ve onların onayını ve takdirini alacak sürdürülebilir bir sistemin kurulması.
Bugün bizler dahi bu şehirde sırın yiyeceğimiz nezih bir mekan bulamıyorsak, bazı turistlerimiz Kapalı Çarşı’ya hijyen açısından girmek istemiyorsa, Buzluk Mağarası’nı görmeye gelenler hayal kırıklığı yaşıyorsa, Hazar Gölü çevresinin kirliliği hala gündem oluyorsa, bu iş sözde sosyal medya hoşkişiciliği ve çanak-çömlek önünde poz vermekle olmaz.