Kitap Kahramanlarıyla Ahbaplıklar
Okumak sığınmaktır… Hayatın sert, acımasız, engebeli, dayanıksız, soğuk gerçekliğinden uzaklaşarak kendi iç dünyamıza sığınmak, geçmişe sığınmak, anılara sığınmak.
Ya kitaplar! Onlar, yalnız kalmış insanların dert deryasında soluklandığı limanlar gibidir aslında. Çok güven duyduğunuz dostlarınıza benzer. İliklerinize kadar büyüler sizi. Sanki sizinle konuşur, dertleşir, yol gösterir, huzur verir. Sizi bir anda kendine bağlar. Öyle bir noktaya gelirsiniz ki sadece evin her odasında değil, mutfakta bile kitaplara denk gelmeye başlarsınız. Sayfa aralarına sıkıştırılmış, film karakterli ve özlü sözler içeren ayraçlarınız da cabası. Anlarsınız ki yine bir haftada birkaç kitap okumaya çalışmışsınız.
Kitapların en belirgin özelliği sizi bir anda duygusal boyuta çekebilmesidir. Heyecanla sonunu beklediğiniz filmlere benzer. Her sayfası farklı bir düşünceye sevk ederken, bazı cümlelerin altı defalarca çizilir. Bir elinizde mendil, yanı başınızda bir bardak çayınızla satır aralarında ve sayfalarda kaybolduğunuzu hissedersiniz. Gözyaşı sağanaklarından kurtulmanız ne mümkün. Her sayfanın bir cümlesinde ya da paragrafında belli belirsiz izler bırakırsınız. Dokunmaya kıyamadığınız ve kimseye dokundurtmadığınız güzelim hazineniz, tahribatlarla epeyi yıpranır. Altı çizili cümlelerin kafanızda oluşturduğu depremleri es geçmeyelim. Kendinizi bir anda evrene ütopik mesajlar vermeye çalışırken bulursunuz. Ütopik dedik ya işte tılsımı da bu yanında. Ya da kafanızda oluşan senaryolarla uğraşırsınız ki her biri Sherlock Holmes tadında.
Kitap kahramanlarıyla ahbaplıklarınız oluşur zamanla. Hep mutlu sonla biten hikayelerden beyaz atlı prensler çıkıp gelsin diye beklersiniz. Ama her hikaye mutlu sonla bitmez. O beyaz atlı prensler bir anda çıkıp gelmez. Kitaplarda rastladığınız kahramanların en hüzünlü yanları belki de budur. Hiçbiri kahraman olmak istemez. Zorla kahramanlaştırılmaya çalışılırlar adeta. Ahbaplığınız ilerledikçe kendinizden ve çevrenizden çok şey bulabilmeniz mümkündür. Her karakterin belirli özellikleri vardır ve bazen size keşke gerçek hayatta olsalar bile dedirtebilir. Çalıkuşu'nun Feridesi, Suç ve Ceza'nın Raskolnikov'u, Sefillerin Jean Valjean'ı, Balzac'ın Goriot Babası, Huzur Sokağı'nın Feyzası, Kürk Mantolu Madonna'nın Raif Efendisi, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'nun Nüzhet'i, Kafka'nın Milenası. Gerçek hayatta karşılaşmak istediğiniz karakterlerdir belki de kim bilir.
Kimi karakter kendi hayal dünyasında bir çocuktur. Çocukluğunuza döndürürken sizi, çocukluğunuzun kahramanı olur.
Kimi karakter kötü insanların bütün özelliklerini taşırken, ruhunuzda bazı depremler oluşturur. İstemeden onu sevebilirsiniz.
Kimi karakter öyle tutkulu bir aşkı yaşar ki hikayesinde, görmeden ona hayran olursunuz.
Kimi kadın karakter sadakat timsali olurken, yüreğindeki hezeyanların gizli kahramanıdır. O kızı belki de çok seversiniz.
Öyle karakterler de vardır ki zeka ve mantık timsalidir. İlk bakışta size ruhsuz ve soğuk gelebilir. Bir dedektif edasıyla korku filmlerinden kaçmış hallerini çok sevmezsiniz ama zekasına hayran bıraktırırken, hayranlığınızı gizleyemezsiniz. İşte bu yüzden kahramanlar kitapları çekici hale sokar.
Ama bazen önsözden yana sıkıntılıdır bazı kitaplar. Sadece önsözünü okumak iyi bir fikir olmayabilir. Çünkü çok akıcı bir kitabı size sıkıcıymış gibi göstermesi mümkündür. O nedenle de önsöze bakarak karar vermemek gerekir. Tıpkı kitap kapaklarına bakarak, iyi ya da kötü olabileceğine kanaat getirmek gibi.
Bazı kitapların son sayfası bir arkadaşı kaybetmek gibidir. Bazen hüzünden bazen de mutluluktan sizi ağlatabilir. Bazen de kitaplar bittiği zaman keşke yakın bir arkadaşım olsaydı ve onu arayıp saatlerce dertleşseydim dedirtebilir. Böyle kitaplar gerçekten iyidir.
Görüyorsunuz işte kitaplar, insan ruhunda böylesine olağanüstü izler bırakır ve o an kendiniz olmaktan çıkarak bir kahraman olarak yolculuğunuza devam edebilirsiniz. Bu güzel yolculukta yol üzerindeki çukurlara endişelenmek yerine seyahatinizin tadını çıkarmaya çalışmalısınız. Çünkü kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmezseniz, yeni yerler keşfedemezsiniz.
Meltem Ataş
Diyanet – Sen Kadın Komisyonu Başkanı